O Beni Prenses Peri Sanıyor

By Didem Bektaş

aşk, ilişkiler, sevgili

Sevgili oldunuz ve o sizi yere göğe sığdıramıyor. Her isteğinizi yerine getiriyor, bir dediğinizi iki etmiyor. Sürekli rahatsız edici boyutlarda hediyeler, sürprizler, iltifatlar, komplimanlar yapıyor ve sizi bunlatıyor. Tabii ki mutlu olmak, mutlu edilmek sizin de hakkınız. Ama iyinizle yanlışınızla birlikte sizi sevmeli, kabullenmeli. Herşey hayatta toz pembeymiş gibi davranmak yapmacıklıktan ibarettir. Şarkıda da dediği gibi: O beni prenses peri sanıyor, ne hata yapsam geri sayıyor.. Hatalarımızı karşılıklı olarak birbirimize dillendirmeli, gerekirse konu üzerinde durup sakince tartışarak ortak bir yol bulmalıyız.

Sağlıklı bir ilişkide çiftler birbirini iyi dinlemeli, söz hakkı vermeli, gerektiğinde susmalı, kendi fikirlerini beyan edebilmelidir. Kimse kimsenin kullanacağı bir makine değil. Duygularınızı ve hayatınızı paylaştığınız adamla veya kadınla aranızın limoni olması ya da tam tersine hayat kusursuzmuş gibi olması doğru değil. İki tarafın da olgun olabilmesi şart. Tabii gerçekten o ilişkiyi sonuna kadar yürütmek istiyorlarsa.. Çocukça kaprisler, bunlatmalar, aşırı sevgi gösterileri, özel hayata yapılan saygısızlık, sınır tanımazlık gibi şeyler zarar verir.

Kadınlar aşk ilişkilerinde genelde şımartılmayı sever. Yine de hiçbir kadın dediğim gibi bunaltılmaktan pek hoşlanmaz. Tabii ki sevgilinize komplimanlar, sürprizler yapın. Ara sıra da olsa küçük hediyeler ile onu mutlu edin. Herşeyin dozunu iyi ayarlayın ama.. Size prensesim, meleğim gibi sözler eden bir adamı daha çok seversiniz değil mi? Bırakın erkeğiniz sizi dilediği gibi sevsin, size içinden geldiği gibi hitap etsin. Sevgi paylaşımı bir şova dönüşmediği sürece, özellikle toplum içinde abartıya kaçmadığı sürece doğal ve besleyicidir. Fakat sırf bir arkadaşına bir şey kanıtlarcasına size anlık ilgi değişiminde bulunuyorsa, o ilişkiden maalesef hayır gelmez.

Gelelim, ne hata yapsam geri sarıyor kısmına.. Hatalar elbette insanlara mahsus. Ama söz konusu aşksa, sevdiğinizi ise, biraz durup bir düşünün. Aldatmak, şiddet, hakaret, iğneleme, küçümseme, alay, uzun süre ilgisiz olma, bıktırma, usandırma, karşı tarafın istemediği şeylerde baskı uygulama, sürekli trip atma, kıskanma, kıskandırma, büyük kavgalara girme, kalp kırma, yalan söyleme gibi pek çok kötü durum var.

Bir ilişkide çiftlerden birinin başına diğeri tarafından bu olaylardan en az biri sürekli olarak geliyor ise, veya karşılıklı bu hal içinde iseler, yine o ilişki kısa sürede bitecektir. Üstelik sizden çok şeyler götürerek. Örneğin, yeni birine güvenme konusunda uzun süre sıkıntı çekeceksiniz. Kendinizden şüphe duyacaksınız ve sürekli nerede hata yaptım diyeceksiniz. Hep eksikliğin veya kusurun sizde olduğunu düşüneceksiniz. En önemlisi duygularınızı kaybedeceksiniz.

Bu yüzden size şunu önemle vurguluyor ve tavsiye ediyorum. Kimseye tam anlamıyla güvenmeden, onu tanımadan, size ne övgüler yağdırırsa yağdırsın, neler yaparsa yapsın inanmayın. Önce zaman geçsin, iki arkadaş gibi vakit geçirin. Her halinizde birbirinizi görün tanıyın. Sonra küçük mesafeler ile güveninizi ölçün. Herşey yolunda ise, sıra duygulara gelir.. İki taraf da birşeyler hissediyor ise, zaten mutlu son. Daha da önemlisi, ilişkinizi sağlıklı bir şekilde yürütebilmek.. Bu konuyu başka bir yazımda sizlerle paylaşmak istiyorum. Şimdilik, mutlu ve huzurlu kalın..

Didem Bektaş

About the author

Didem, hayatı ve hayata ait olan şeyleri hayal gücüyle pekiştirerek irdelemeyi sever. Yazı yazmak ve resim yapmak başta olmak üzere sanatsal çalışmalarda bulunmak en büyük hobileridir. Doğada yapılan her şeye bayılır. Hayat dolu ve renkli bir kişiliğe sahiptir.

{"email":"Email address invalid","url":"Website address invalid","required":"Required field missing"}