8 Mart Kadınlar Günü Kutlu Olsun

By Seda

8 mart, kadin, kadın hakları, kadına şiddet, şiddet

8 Mart Dünya Kadınlar günümüz kutlu olsun. Siz hiç “Patronlar Günü” duydunuz mu? Ya da “Erkekler Günü”? Ben duymadım. Ama “İşçi Bayramı” var. “Kadınlar Günü” de var. Neden o halde? Bu iki grubun ötekinden farkı ne? Biri ezilen, diğeri üstünlük kuran taraf da o yüzden. 14 Şubat Sevgililer Günü için önceki bloğumda “Herkesin bu özel günü kendine!” demiştim, dilerseniz kutlayın, dilerseniz yok varsayın. Ancak, kadınlar günü için aynı şeyi pek söyleyemeyeceğim. Çünkü kadınlar gününün gerekliliği konusunda ciddi bir taraftarım. Henüz fanatik olmadıysam da, 38 yaşında feminist düşüncelere yakınlık duymaya başlamış eski bir “anti-feminist” olarak sanırım kadını bilhassa erkeğin etkilerine karşı koruyan, nispeten fanatik günlerim de pek yakındır.

Michelle BacheletHiçbir toplum ya da topluluk, durup dururken bir özel gün ilan etmez ve de bu özel günü kutlama arzusu koca dünyada çığ gibi büyümez. Gerçekten bir ihtiyaç söz konusu olduğu için, ayrıca bu ihtiyaç sahipleri diğer kitleler tarafından hatırlansın, önemsensin ve desteklensin denilerek tüm dünya tarafından kutlanmaya başlanır.

Birleşmiş Milletler Kadınlar İcra direktörü Michelle Bachelet, 5 Mart 2013 tarihli mesajında dünyada kadınlara uygulanan şiddetin sona ermesi için harekete geçilmesine yönelik çağrıda bulundu be tüm uluslar arası toplulukların, kadın haklarını korumaya ve kadına uygulanan şiddeti sona erdirmeye gönül vermelerini istedi. Kadınların şiddetten uzak yaşayacakları bir dünyaya “ Değişim hayal değil” gözüyle bakan Michelle Bachelet; tüm dünya hükümetlerinden kadın haklarını korumaya yönelik imzalanmış oldukları uluslar arası anlaşmalara uymalarını ve ülkelerinde uygulanan politikalarda da kadına yönelik şiddete son verilmesini mecbur kılan esasların özellikle vurgulanmasını istedi. Kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olması için Birleşmiş Milletlerin çalışmakta olduğunu ve tüm toplumlarda yaşanan umursamazlığa ve suskunluğa bir son vermek gerektiğini belirtti.terapi

Her on kadından yedisine şiddet uygulandığı bir dünyada acaba bir tek 8 Mart günü yeterli gelebilir mi? Üstelik sadece kadınlara değil, ufacık genç kızlara da şiddet ve cinsiyet ayrımcılığı uygulanıyor. Son derece üstün niteliklerle donatılmış kadınların, eşit haklar ve insan gibi yaşayabilmek için mücadele vermesi ne kadar da üzücü.

afrikada kadın Elbette, az gelişmiş Afrika ve benzeri ülke insanlarının oluşturduğu toplumlarda kadının mecbur bırakıldığı sosyal statünün seviyesiyle, daha gelişmiş batılı toplumlarındaki kadının dertleri birbirinden çok farklı. Afrikada kadın kadınlığından çıksın, cinsel güdüleri ortadan kalksın diye daha bebekken sünnet ediliyor!

Temel bazı istismarlar değişmiyor ama. Erkeğin büyüklük egosunu tatmin etmek için kadını bir araç olarak kullanması, iş yerinde taciz ve ayrımcılık, erkeğin sapkın cinsel güdüleriyle, hayvandan ayırt edilemeyecek bir halde kadına tecavüz etmesi, namus ve töre cinayetleri… Bütün bunlar birbirinden o kadar ayrı ve temelde bir o kadar da aynı ki! Neresinden bakıp, hangisi daha vahimdir diyeceğimi bilemiyorum. Şiddet mağduru her kadın kendini suçlayabiliyor ve bu en kötüsü. Hakkını hukuk yoluyla aramış, ne fayda! Gidip vuruyorlar ulu orta!

şiddet gören kadınFacebook’ta izlediğim bir kısa film vardı. Ezilen kadın yerine, aynı sahneleri bu defa bir erkek yaşıyordu. Etkileyiciydi; çünkü şiddet yaşayan kadının yerinde bu sefer erkek vardı. O halde bir erkeği düşünmek neredeyse imkânsız! Belki de 8 Mart Kadınlar Günü’nü “Kadınım seni seviyorum” diyerek değil de, “Ey kadın! Erkeğin olarak bugüne kadar sana her ne çektiriyorsam, aynısını bana çektirme günün.” demeli erkekler. Belki o zaman bugün güzel geçer.

 

 

 

 

 

 

About the author

Seda düşünmeyi, üretmeyi ve paylaşmayı sever. Mutlu olmak için çalışır. Hayatı ve kendini sorgular. “Neden?”ler kadar, “Nasıl”lar peşindedir. “An”ları yakalamak ve yaşamak gerektiğine inanır.

{"email":"Email address invalid","url":"Website address invalid","required":"Required field missing"}