Bence havalar hep bugünkü gibi olmalı. Biraz serin, ama güneş tenini ısıtmalı. Bahar kılıklı kış! Gökyüzü çok fazla bulutlu değil, ama tek tük süzülüşleri yüksekte, mağrur… Tazecik kokmalı mesela. Yenice yağmış; o yüzden tüm pisliğini bırakmış olsun yeryüzüne. Hoş bir ferahlık… İnsanlara da yansımalı ve tüm yüzler gülümsemeli. Bu hava herkese mutluluk vermeli.
Malumu olanlar bilirler, terazi burcuyum. Moralim havalara göre pek bir değişir. Hakikaten yıllar yılı benim de havam, havaya göredir. Güneşli sıcak bir günde herkes tadını çıkartırken, bana basar o güneş. Kar yağar, millet oyun oynar. Beni, kapalı yollar tedirgin eder. Ana misyonlara odaklanıyorum herhalde, güneşi ısı kaynağı, karı da yol kapatıcı olarak görüyorum. Sonbaharda yağan yağmurlarda hüzünleniyor, ilkbaharda ilk yaprak veren ağaca dokunmak isteyip, gidip yaprağının o ilk halini sevebiliyorum. Buna vakit ayırabiliyorum. Eh duygusallık da var tabii serde.
Herşey bir yana, bugünkü hava tam bana göre. Ortaya karışık. Eh benim kafa da karışık. Epey bir moral verdi bana. Kışın ortasında bahar yaşadığımızdan; benim için daha bir değerli olsa gerek. “Neden olmasın?” dedirtti resmen. İnsanın canı iyi hissetmek isteyince, hissediyor işte!
Bu güzel havanın hakkını vermeli. Haydi! Silkinin! Öyle uzun uzadıya yürüyüşler de yapılabilir, oturup hoş bir mekanda bir fincan kahveyle de tadı çıkartılabilir. Sevdiğiniz bir kitabı yanınıza alın. Hayal kurun. Mutlu olun. Trafik filan korkutmasın. Çekilir vallaha! Tadını çıkartmalı bu güzel havanın. Hiçbir şey yapamıyorsanız bile gidin bir pencereyi açın. Gökyüzüne bakın. Bulutları izleyin. Havayı koklayın. Ağaçlar ne durumda şöyle bir göz gezdirin. Sokaktaki tekirler, çomarlar bir yer bulmuş, güneşleniyordur. Onların huzuruna ortak olun.
Güneş batmaya yakın eminim ki bizlere nefis bir renk ziyafeti çekecek. Bu manzarayı sakın kaçırmayın!
Hayat hepimize bir yığın oyun oynuyor. Arada bir biz de oyununa katılsak ne çıkar?
Bahar bugün tamam mı? Kış değil. Oyun bu işte. Biz de doğayla birlikte oynayalım, tamam mı? Sıkıntılarımıza ara verelim. Ekonomi, siyaset, ders notlarımız, borçlarımız, eşimiz, patronumuz, hastalıklarımız, sevdiklerimizin hali, insan hakları, cumhuriyet… Bizi üzen şeyleri bir anlığına dahi olsa, kaldırıp bir kenara bırakalım. Neyle boğuşuyorsak, ufak bir mola zamanı bugün.
Sonra tekrar yaşamaya devam. Nefes aldıkça, her yeni güne uyandıkça, yaşayacağımız şeyler nasıl osla birbiri ardına dizili. Belki bu küçük mola, bu soluklanış, bize büyük bir ferahlık olarak geri döner. Belki tıkandığımız yerden kurtulur, akar gideriz. Kısır döngüler çok berbattır. Kırmak lazım ama nasıl? İşte böyle! En ufak bir güzelliği görerek, tadını çıkartmak için çaba sarfederek.
Elbette bu, birçok şeyi değiştirmeyecek, düzeltmeyecek. Ama en azından içimizdeki güce biraz olsun güç katacak. Yalnız olmadığımızı, bugünleri boşuna yaşamadığımızı ve hayatın aslında güzel olduğunu biz kendimiz göremezsek, kim göstecek?
Benim hava bugün güzel vallaha. Darısı artık yarına.