Dün bir görüşme yaptım. Bana “Niçin çalışırsın?” diye sordular. Bu sorunun cevabını ben de merak etmiştim ve önceden kendi kendime yanıtlamıştım. Hemen o hazır cevabı verdim: “Mutlu olmak için çalışırım.” dedim. Aramızda ışık hızıyla geçen bir soru-cevap oyunu oluştu kendiliğinden. “Seni mutlu edecek şeyleri almak için, para lazım ama!” “Ben parayla alınacak mutluluklar peşinde değilimdir.” Söylediğim an hata yaptığımı fark etmiştim. Maalesef artık çok geçti. Elbette içsel mutluluk peşinde olduğumu, “çalışma” kavramını bu şekilde ele aldığımı ben biliyordum ama, onlar iş hayatını kastediyordu.
Aramızdaki küçük düello, hiç bir şey yapamasam örgü örmekten mutlu olduğum ve onun için çalıştığıma, oradan örgü örmek için ip lazım olduğuna, o yoksa pamuktan ip eğirebileceğim cevabımı takiben, pamuk yetiştirmek için tarlası olan biriyle şarkı söylemem karşılığında barter yapmaya kadar sürdü. Sonunda gülüştük elbette.
Daha ilk baştan havlu atmamıştım ama, elbette en küçüğünden, en büyüğüne tüm çabalarımın, çalışmalarımın karşılığında para elde ettiğimde ne kadar mutlu olduğumu, neşeyle itiraf ettim.
Kazandığım paranın benim için asıl değeri ihtiyacımı karşılaması ölçütündedir aslında. Gerçek ihtiyacım, en basitinden bir ürün satın almak olabiir. Mesela kışlık ayakkabım yoksa ve ayaklarım yağmurda çamurda batıyor, donuyorsa, bir ayakkabı alabilmek, bu büyük ihtiyacı giderbilmek elbette çok büyük mutluluk. Bunun yanı sıra, çok şık, içimi gıcıklayan parlak kırmızı bir topuklu ayakkabıyı alabilecek lüksteki harcamayı yapmak, bana gerçekte ne kadar mutluluk verir; tartışılır. Sanırım alış veriş hastalığı katsayım, diğer kadınların bir çoğuna nazaran oldukça düşük. Dolayısıyla ihtiyaçlar listemde çok alt sıralarda yer aldığı için, bu kırmızı güzellik şimdilik kalsın.
Yoksunluklarımızla başa çıkma yöntemlerimizi kendimiz geliştiririz. Bir tür bağışıklık sistemi geliştiririz kısacası. Hayatımızdaki yoksunlukların niteliği ve düzeyi, doğal olarak mutluluk oranımızı da etkilemekte.
Eğer mutluluk bir sağlık belirtisiyse ve hepimiz sağlıklı bireyler olmak ihtiyacındaysak, para birçok sıkıntımızı gideriyor arkadaşlar. İki kere iki dört! İşte bu sebepten dolayı kadınlar olarak hepimizin mutlu olmak için çabalamaya, bu isteği sürekli ayakta tutmaya ve kendi düzeyimize, sahip olduğumuz yeteneklere, üstünlüklere göre para kazanacak faaliyetler yaratmaya ihtiyacımız var.
Erkeklere oranla, bir kadın olarak çalışma hayatındaki yerimizi bulmak çok daha fazla mücadele gerektiriyor. Orası kesin. Ancak bizler hem ruhsal, hem de sosyal açıdan güçlüklerle başa çıkabilecek içsel donanımlara sahibiz. Yeter ki isteyelim! Engellemelerden yılmayalım. Dirençlere karşı akıllı duruşlar sergileyelim. Önce kendimize güvenelim. Yapabileceklerimize biz kendimiz sınırlar koymaz isek, inancımızı yüksek tutar ve böylelikle çözüme giden yolu mutlaka görebiliriz.
Kazandığımız bu para ile hem kendimizi mutlu ve güvende hissedecek, hem de etrafımızdaki küçük, büyük tüm erkeklere sunduğumuz olumlu enerjiyle, daha sağlıklı yarınlar sağlayabileceğiz. Yani mesele neredeyse tamamen duygusal!