İyi bir gece uykusu bedenimize ihtiyaç duyduğu dinlenmeyi ve yenilenmeyi sağlarken, aynı zamanda da vücudunuzun yağ yakma kapasitesini artırıyor. Milyonlarca insan, özellikle şehir yaşamının zorlukları yüzünden uykusuzluk çekmekte ve özellikle kronikleşen bu sorun yüzünden sürekli gergin ve yorgun. Üstelik içilen kahvelerin de bu sorunu gidermekle uzaktan, yakından alakası maalesef yok. Bozulan uyku alışkanlıkları yaşamı olumsuz yönde etkiliyor şüphesiz. Yorgun ve mutsuz uyanmalar sonrasında kişi ister istemez gün içerisinde kendini rahatlatacak yollar arıyor. Çikolatadan medet umuyor veya içkiyle rahatlıyor.
Oldukça hafife alınan uyku bozuklukları, yorgunluktan öte; ileriki dönemlerde yüksek anksiyete, huysuzluk, solgun bir cinsel yaşam ve genel anlamda düşük hayat kalitesi gibi sonuçları tetikleyebilir. Aslında bana göre, yeri geldiğinde, yüksek tempoda çalışan birçok kişi iyi bir uyku uyuyabilmek için sanırım kazandığı paraların büyük kısmını feda edebilir.
“Kişinin uyku şekli ile kilosu arasında ne gibi bir ilişki var” diyecek olursanız, bu sorunun yanıtı hormonlarda gizli. Uyku eksikliği vücutta hormonal bir dengesizlik yaratarak, kişinin metabolizmasını harap etmekte. Yetersiz uyku nedeniyle kişi daha fazla açlık hissediyor, doyma duygusu azalıyor ve buna bağlı olarak da kişi, genel beslenme miktarını mecburen artırıyor. Buna rağmen kilo artışı gerçekleşmiyorsa dahi, sonuçta daha fazla nişastalı gıdalar tüketmek isteyen, tatlı ve cips türü atıştırmalıklar için iştah krizleri yaşayan bireyler ortaya çıkmasına sebep oluyor.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; düzgün bir uyku sırasında vücudun yağ yakma becerisi de artmakta. Uyku sırasında vücut metabolizması karbonhidratları, daha sonra enerji kaynağı olmak üzere, düzgün şekilde işleyebiliyor. Uyku eksikliği bu metabolizmanın bozulmasına ve nihayetinde kilo alımının ortaya çıkmasına sebep oluyor. O yüzden uykusuzluğumuz bizi şişmanlatıyor, şişmanladıkça moralimiz bozuluyor, moralimiz bozuldukça mutluluğu bulma yolunda tıkıştırdıklarımız da tüm bunların üzerine tuz biber ekiyor.
Bu durum, sanki bir zincirleme trafik kazası gibi. Sonuçta tüm var oluş kalelerimiz teker teker hasar görüyor. Belki biraz egzersizin faydası olabilir diye düşünüyorum. Hani stres atar insan önünde sonunda. İş ki biraz popomuzu kaldıralım ve kendimizi toparlamak yolunda birkaç adım atmaya niyetlenelim. En azından yorgunluktan dolayı uyku ihtiyacı artar. Benim naçizane yorumlarımdan hariç, düzenli egzersizin uyku kalitesini artırdığına yönelik elbette bilimsel açıklama da var: Egzersiz yapmak stres hormonlarını azaltarak, kalp atışlarını yavaşlatıyor, kan damarlarını rahatlatıyor ve tansiyonu düşürüyor. Bunun sonucunda “derin uyku”nun artmasını sağlıyor.
Özetle diyeceğim o ki; yoga, pilates, dans, aerobik, yüzme yahut düzenli yürüyüşlerle kendimize destek olmalıyız. Hiç birini yapacak gücünüz yoksa bile enerjiniz en yüksek olduğunda, mesela sabah kalktığınızda yahut gece yatmadan önce bir on, onbeş dakika kadar kültür fizik hareketleri yapabilirsiniz. Okullarda boşuna mı öğrendik onca ısınma hareketini? Haydi bakalım, önce biraz çenemizi tutuyoruz, sonra kendimizi yoruyoruz ve ardından güzel bir uyku uyuyoruz. İyi uykular.